31.7.14

Herkes İçin Bir e-Öğrenme Mümkün mü?

Herkes için bir e-öğrenme ortamı tabi ki mümkün! İster anaokulu seviyesi olsun ister emekli olmuş ileri yaşlarda bir birey farklı nedenlerle öğrenme ihtiyacı her zaman oluyor. Ancak bu kişilerin öğrenme ortamları tabi ki birbirinden farklı.

Bugüne kadar hem okul öncesi hem ilköğretim- lise dönemi hem de yetişkinler için hazırladığımız eğitim programlarından elde ettiğim kendi deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Eski iş yerlerimden birinde çalışırken yaptırdığımız bir pazar araştırmasında da bu deneyimlerimin doğruluğunu da fokus gruptaki katılımcılarına ağzından birebir dinleme fırsatı da bulmuştum.

Hemen hemen hepimiz doğduktan sonra, önce ailede eğitim alıyoruz arkasından okul öğretim dönemimiz başlıyor ve bundan sonra belirli noktalarda kırılıyoruz ve kimimiz erken iş hayatına atılıyor, kimimiz uzun süreler boyunca eğitim alıyor ve sonunda onlar da iş hayatına giriyor. Evleniyor, çocuk sahibi oluyor ve sonra emekli oluyoruz. Bu yaşam döngüsünün çok güzel bir anlatımı var.

Evre 1
Tüm masraflarımızın ailemiz tarafından karşılandığı evre. Bu evrede okula devam ediyoruz ve kazanç, müşteri, sağlık sigortası vs gibi kavramlardan uzağız. Buradaki tüm harcamalarımız ailemiz tarafından ödeniyor. Harcamaların nasıl yapıldığı ise buradaki yaşa ve okul durumuna göre değişiyor.
Temelde bu evrenin altında da 5 farklı evre bulunuyor. Okul öncesi, İlköğretim 1-2-3 sınıflar, İlköğretim 4 - 5 sınıflar, İlköğretim 6-7-8. sınıflar ve Lise
İlginç bir durum, ilköğretim 1 - 2 - 3 ile yine ilköğretim 4 - 5 sınıfları arasında inanılmaz bir fark var. Hele ki bu durum 6 - 7 - 8. sınıflarda tamamen farklılaşıyor. İlköğretim 1, 2 ve 3. sınıftaki öğrencilerin ürün seçim ve satın almaları sadece aileleri tarafından karar alınıyor ve çocuklar da buna uyuyor. Ama 6 - 7 ve 8. sınıftakiler de karar artık kendini yetişkin gören birey tarafından veriliyor ve ödeme için sadece anne-babaya gidiliyor. Bu yaşta aile çocukları bir şeye zorlarsa tam tersi etkisi oluyor. Lise döneminde bu fark iyice açılıyor.
Bu nedenden, üç segment arasındaki iletişim dili de farklı olmak zorunda. Bu renklerden tutun da hitap şekline kadar ince düşünülmesi gerekiyor.

Bu alt evrelerin öğrenim ihtiyaçlarına bakarsak
  • Okul Öncesi: Çok geniş bir yelpazede eğitim sunmak mümkün. Yabancı dil eğitimlerinden tutun, renkleri öğreniyorum, şekilleri öğreniyorum, vücudumuz vs gibi başlıklarla pek çok farklı eğitim programı sunulabiliyor. Peki hangi ortamdan? Genç nesilin internet ve teknolojiyle gelmesi ve onlara çok iyi uyum sağladığını hepimiz görüyoruz. Bence bu segment için hazırlanan eğitimler tablet ya da telefon üzerinden erişilebilen uygulamalar olmalı. Eğer bir PC üzerinden sunuluyor ise de çok kolay ulaşabileceği, başka bir yere girmeden doğrudan içine girebileceği şekilde hazırlanmalı. (Windowsta farklı oturum açılması gibi...)
  • İlköğretim 1,2,3 ve 4,5. Bu iki segment arasında sadece iletişim diline dikkat ederek, okul derslerini destekleyen öğrenim programları, bunun yanında yabancı dil öğretim programları hazırlanabilir. Bu yaştan sonra artık tüm eğitimler PC üzerinden sunulabilir. Tablet ve telefon ise mutlaka ki destekleyici olacaktır.
  • İlköğretim 6, 7, 8 için ise sınav stresinin başladığı yıllar. Her ne kadar SBS 6, 7 sınıflar için kalkmış olsa da hala önlerindeki dönemde büyük sınavlar olduğunu düşünüyorlar ve bu sınavlar için az çok hazırlanmaya başlıyorlar. Bu dönem sunulabilecek öğrenim programları ise yine derslere destek, yabancı dil ve sınava hazırlık öğrenim programları başlayabilir. Unutmadan bu yaştaki gençler asla kendilerine çocuk gibi davranılmasından hoşlanmıyorlar. Bu nedenle iletişim diline çok dikkat etmek gerekli.
  • Lise, artık üniversite sınavı stresi başladı. Bu dönemde üniversite giriş sınavlarına hazırlayacak programlar ve ek olarak yine yabancı dil programları sunulabilir. Meslek liselerinde ise onları iş hayatına hazırlayacak ek programlar yabancı dil veya kariyer oluşturmaları için gerekli öğrenim programları sunmak mümkün. Örneğin iletişim teknikleri, sunum teknikleri, MS Office gibi bilgisayar programları sunulabilir. Bu evreki öğrencilerin en temel ihtiyaçlarından biri sosyal paylaşım olması. Hazırlanacak tüm eğitim programları sosyal paylaşım konusunda mutlaka bir desteği olmalı. Yoksa öğrenci zamanla kopup, uzaklaşıyor. 
Evre 2 

Artık üniversite eğitimi başladı ya da meslek lisesinde çırak olarak çalışma hayatına yavaş yavaş girmeye başladığımız zaman. Artık hayatını kazanma stresi başlıyor, kişinin motivasyon ve ilgisi farklılaşmaya başlıyor. Bu evredeki birey karar alma aşamasında tamamen bağımsızlaşmıştır. Her ne kadar ailesinden hala maddi destek alsa da artık kendi bütçesini yönetir hala gelmiştir.

Bu evredeki öğrenim ihtiyaçları ise:
  • Üniversite döneminde artık yetişkin olan öğrenci daha ileriye ve geleceğe doğru bakıyor. Bu aşamadaki motivasyonu daha iyi bir işe girme, daha iyi bir firmada iş bulma ve kazancını arttırma yönünde. Burada artık bu motivasyona uygun olarak, iş yerlerince kabul görecek sertifikalı eğitimler sunma, yabancı dil eğitimleri ve yabancı üniversitelerin eğitim programlarını veya sertifika programları sunulabilir. Artık bu evrede tasarımcıların kullandıkları bilgisayar programları veya yazılımcı geliştirme programları da takip edilmeye başlanıyor. 
  • Bu evreki öğrencinin yeterli seviyede parası olmadığı için ve ters orantılı olarak bol vakti olduğundan program ne kadar ucuzsa o kadar tercih ediliyor. Bir şey öğrenmek için para verip hızlıca satın almak yerine bu bilgiyi 10 saat internette aramayı tercih ediyor. 
  • Eğitim programı mutlaki taşınabilir cihazlar üzerinden sunulmalı, asla statik olmamalı ve mutlaka sosyal paylaşım ağları içinde bulunmalılar.
Evre 3
Artık iş hayatına girdik ama, hala çırak sayılırız. Kendi paramızı kazanıyoruz ama hala belki ailemizle yaşıyoruz. Kira veya evin ortak ihtiyaçlarına katılım az. Öte yandan ilk defa kendi arabamızı alıyoruz, kazandığımız parayı yönetmeye başlıyoruz, yatırım yapıyoruz, bankalarla haşır neşir olmaya başlıyoruz. Gece dışarı çıkıyor, tatillere arkadaşlarımızla gidiyoruz. Bu dönemdeki motivasyonumuz çalıştığımız iş yeri. Mevcut işte tutunma veya daha iyi bir işe ya da pozisyona geçmek gibi ihtiyaçlarımız var. 

Bu evreki öğrenim ihtiyaçları ise:
  • Kesinlikle sertifikalı eğitimlere ihtiyaç var. Bu sertifikalar ne kadar ciddi kurumlardan olursa o kadar tercih ediliyor. Örneğin ÇSGB'dan alınacak İş Güvenliği Uzmanlığı sertifikası veya MEB sertifikalı eğitimler (finans, eğitmen olma vb.) aynı zamanda tasarımcı olmak için katılınan programlar ve yazılımcı geliştirme programları çok ilgi çekmeye başlıyor. Artık bu programlara para vermeye de hazır, çünkü vakti azaldı ve sonuca çok hızlı erişmek istiyor. Ama sadece zaman kaybı olduğunu düşündüğü, fayda görmediği şeylerden de hızla kaçınıyor.
  • Öğrenim programları mutlaka taşınabilir cihazlar üzerinden sunulmalı. Kolay erişilmeli, ek ihtiyaçlar hissettirilmemeli.
Evre 4
Artık iş yaşantımız dengeye oturdu. Hatta evlendik ve ailemizi genişlettik. Kazancımız tüm zamanlar içinde olabilecek en üste çıktı ve aynı zamanda harcamalarımız da bu ölçüde arttı. Zamanımız çok az ve bunu iyi değerlendirmek istiyoruz. Kendimize daha iyi bakıyoruz, yediklerimize dikkat ediyoruz, çocuğumuzun sağlığı için endişeleniyor ve sürekli daha doğal, daha organik bir hayat için endişe ediyoruz. Diğer aileler sürekli irtibattayız ve artık gece daha az çıkıp, daha samimi dostlarımızla ailecek buluşuyoruz. Hala öğrenim ihtiyacımız var mı? Belki eskiye göre daha az acil ama hala öğrenmek istiyoruz. 
  • Bu evrede kişiler yaşadığı topluma ve çevreye daha duyarlı. Aynı zamanda bazı konularda değişik ve yeni tatlar almak istiyorlar. Yemek kursları, çeşitli tadım kursları, hobi programları veya yeni bir enstrüman çalma gibi hobi kursları ilgilerini çekiyor. İş yerinde her ne kadar oturmuş bir pozisyonda da olsalar proje yönetimi, insan yönetimi gibi konularda öğrenmek istiyorlar. Finansçı olmayanlar için finans veya etkili iletişim, diksiyon gibi programlar ilgilerini çekiyor. Kendilerine ve ailelerine daha çok dikkat etmeye başladıkları için yoga, pilates veya benzeri spor programları da ilgilerini çekiyor.  Belki 2. veya 3. yabancı dili de hobi amaçlı öğrenmek isteyebiliyorlar. 
Evre 5 
Artık emeklilik zamanı. Belki bir fırsat, erken emekli olmuş olabilirsiniz. Bu yüzden gelirler azaldı ve düzenli bir iş hayatı olmadığı için giderler de azaldı. bu aşamada artık sadece çocukların giderleri bizi endişelendiriyor. Hala okulda öğrenci olan çocuklar varsa, onların okul giderleri için ek iş yapmaya ihtiyaç duyabiliyorlar.
  • Bu evde ek kazanç için öğrenim ihtiyaçları devam ediyor ama bunları öğrenmek için harcamayı planladıkları miktar çok düşük. Kendi kendine photoshopta resim işlemeyi veya html hazırlamayı öğrenen emekliler var. Bunun yanı sıra emekli olmuş kadınlar da evlerinde farklı şeyler öğrenip, hayatlarına biraz renk katmak istiyorlar. Hobi kursları, dikiş veya yoga, pilates gibi spor programlarına ilgi duyuyorlar. Bu evrede paylaşmak artık çok önemli, o yüzden öğrenim programının etkileşimli olması çok önemli bir hale geliyor. 
  • Bu evrede yabancı dil ihtiyacı şu şekilde hala devam edebiliyor. Çocuklardan biri yurt dışında yaşıyor ise onu ziyaret etmek istediğinde ya da torunları ile konuşabilmek için ihtiyaç duyuyor. Ya da yurt dışına geziye gittiğinde derdini anlatabilecek kadarına ihtiyaç duyuyor. 
Sizin eğitim programınız kimin için?

26.7.14

Nedir Bu E- Öğrenme?

Uzaktan öğrenme yeni bir konu değil, hem Türkiye için hem de dünya için asırlardır var olan bir öğrenme şekli. Mektupla öğrenimden, elimizdeki kaynakların yardımı ile dijital platformlara geçiyoruz ve her gün bu konuda daha da fazla uygulama geliştiriliyor. Uzaktan öğrenme programları başlangıçta bir sınıfta öğrenim alamayacak insanlar için geliştirilmiş olsa da bugün hem bu amacını koruyor hem de elimizdeki teknolojiler ile yeni olasılıklara bir kapı açıyor.

Aslında bunca zamanda uzaktan öğrenimde değişmeyen şey, bütün öğrenim programının bir merkezden planlanması, öğrenim materyallerin yine merkezden geliştirilmesi ve tamamen öğrenci odaklı olasıdır. Bu üçünden herhangi biri eksik olduğunda planlanan öğrenme programı başarısız olmaktadır.



Bugün internet, bilgisayarlar, tabletler ve hatta mobil telefonlar yardımı ile pek çok kişi farklı öğrenim programlarından faydalanabiliyor. Hatta bunların bir kısmı ücretsiz bile sunuluyor. Burada kast ettiğim internette herhangi bir sayfada referanssız veya öylesine sunulan içerikler değil. Bunların doğruluğunun şüphe götürdüğünü az çok hepimiz biliyoruz. Kast ettiğim nitelikli öğretmenler tarafından içeriği hazırlanmış olan programlardır.

Bu uzaktan öğrenme platformlarını hazırlayanlar içeriğine göre çok farklı kaynaklar olabiliyor. Örneğin bir şirket kendi çalışanlarının bilgi seviyelerini arttırmak amacıyla videolar hazırlayabiliyor, ya da yabancı dil kursu kendi programlarını internete taşıyabiliyor ya da büyük bir şirket müşterilerinin faydalanması için içerik temin edip, bunu onlara sunabiliyor...  Kısaca toparlarsam, bu işteki paydaşlar:
  • Öğrenim materyali oluşturanlar
  • Öğrenim senaryolarını oluşturanlar
  • Materyalleri uygun platformdan öğrenciye ulaştıranlar
  • Programı destekleyen sponsorlar


Öğrenim materyallerini oluşturanlar ile senaryoları oluşturanları özellikle ayırdım. Çünkü şu an özellikle Türkiye'de öğrenim materyallerini oluşturan kişilerin arayüzlere ve kullanıcıya hakim olmadıklarını görüyorum. Bu öğrenim senaryoları, öğrenci odaklılığı sağladıkları için, bence bütün eğitimin başarıya ulaşmasındaki en önemli adımdır. Verilen bilgi elbetteki çok değerli ama onu almak isteyen kişinin hangi arayüzle, ne zaman ve başka ne yaparken veya aklından ne geçerken bilgiye eriştiğini düşünerek tüm bilgi akışını ona göre planlamak gerekir. 

İş deneyimlerime göre öğrenim programlarında devam oranları uzun vadeli bakıldığında ne yazık ki çok çok düşük kalıyor. Bu ister bir sınıf eğitimi olsun, ister uzaktan eğitim ya da karma olsun. Öğrenci belirli bir noktadan sonra kaybedilmeye başlanıyor. (Bunun altında yatan nedenler için ayrı bir yazı hazırlamayı düşünüyorum o nedenle burada belirtmeyeceğim.) Uzaktan eğitimde bu daha da rahat ölçümlenebiliyor. Dijital öğrenme platformları bence çoğu insanın düşündüğünün aksine, bu oranı arttırmada bir avantaj sunuyor.

Ülkemizde hala çok az sayıda firma öğrenim platformlarını sağlıyor ve ne yazık ki bu platformlar bildik tek bir yazılıma dayanıyor ve bu platformda da yapılabilecekler ne yazık ki sınırlı kalıyor. Onları zorlayacak ve yeniliklere açılmalarını sağlayacak olanlar ise sponsorlar! Her zaman daha iyisini ve gelişmişini istemeliler. Çünkü bu işin çarkını döndürenler aslında onlar.

Not: E-eğitim veya eğitim sözcükleri daha ziyade davranışa yönelik anlam taşıdıkları için kullanılmamıştır.