11.8.14

Öğrencinin Önündeki Engeller

Hem sınıf eğitimlerinde hem de dijital platformlar üzerinde gözlem yapma ve ölçümlemelere katılma şansım oldu. Yaş grubu çok çeşitliydi, bu gruplar içinde ilköğretim öğrencileri de vardı, yetişkinler de... 

Buradan elde ettiğim deneyim ve gözlemlerime dayanarak bir kaç maddelik bir liste hazırladım. Zaman içinde bu listeye yeni ya da örnek ekleme şansım olursa güncelleyeceğim.
  • Motivasyonu yanlış anlamak
Öğrenim programını hazırlayan kişilerin / ekiplerin / organizasyonların katılacak kişilerin motivasyonunu yanlış değerlendirmesi nedeniyle öğrenim programından beklenen etki alınamayabilir. 

Buna örnek verecek olursak sınava hazırlanan bir kişi, zorunluluktan öğrenim programına devam ediyor olabilir. Eğer içerik sınav için doyurucu şekilde hazırlanmadı ise, zorunluluktan da katıldığı için "devam, devam" butonları ile hızlıca ilerleyip kısa sürede programı tamamlamaya çalışabilir. Burada siz sadece katılımı ölçerseniz %100 başarı bile görebilirsiniz. Ancak kişilere sonrasında içerikte ne olduğu sorulan bir test uygulansa başarının çok düşük olduğu gözlemlenebilir. 

Bu durum şirket eğitimlerinde de gözlemlenebiliyor. Şirketlerin çalışanlara sundukları e-learning programları çalışan tarafından farklı nedenlerden ötürü önem verilmez ve katılması zorunlu olduğu için tamamlanır. Bu farklı nedenlerin en önemlisi ise çalışan hem aynı süre içinde işini yapması hem de bu eğitimi tamamlaması beklenir. Bunu şu şekilde çok kolay ölçebilirsiniz, bir saat sürmesi gereken eğitim, 10 dakika içinde bitirilmiştir. 

Daha farklı bir örnek ise, kişi yurt dışına yapacağı seyahatleri için yabancı dil öğrenmek isterken, ona uzun uzun gramer anlatmak.

Sertifika almak amacı ile gelmiş bir öğrenciye sıradan katılım sertifikası  ya da bir değer içermeyen sertifika vermek.

Bu nedeni fark edebilmek için çok basit, az sorulu bir anket doldurmalarını isteyebilirsiniz. 
  • Sıkıcı içerik
Diyelim ki siz ve ben buluştuk. Ve şansa bakın ki ben hiç durmadan konuşabiliyormuşum. Anlattıklarım ilginizi çekiyor bile olsa tüm dikkatinizi vererek beni kaç dakika dinleyebilirsiniz?

Sıkıcı içerik içeriğin kalitesi ile ilgili değildir. Daha çok nasıl verildiği ile ilgilidir. Örneğin ekrandan okumak için çok uzun, sayfalar süren metinler ya da bir saatlik bir video ya da tek başına bir dinleme kaydı öğrenciyi bir süre sonra yöntem nedeniyle yoracaktır.

Ancak tüm bunların karmasının hazırlandığı, interaktif (yani öğrencinin de içinde dahil olduğu) ve süre olarak sınırlandırılmış bir program hazırlayarak sıkıcı içerikten kolayca korunmak mümkündür. 
  • Uygun olmayan içerik
Hazırladığınız öğrenim programı hiç bir şekilde 7 den 70'e herkese uygun olamaz. Öğrenim programı kimin için hazırlanmışsa içeriğin sunumu da ona uygun hazırlanmalıdır.

Bir ilköğretim öğrencisine hazırladığınız, basit ve renkli ekranlar, çizgi karakterler içeren İngilizce öğrenim programı bir üniversite öğrencisine sunulamaz.  Ya da tam tersi...

Yaşı ilerlemiş bir birey için hazırlanan programdaki yazılar daha büyük puntolarla hazırlanmalı, uygulamayı başlatabilmesi için bir iki adımı geçmeyen işlem yapmalıdır.  
  • Yalnızlık hissi
Dijital eğitim platformları eğer ki bir sosyal ağ ile bağlanmadıysa (kendi içinde de bir sosyal ağ yaratılabilir) öğrenci başladıktan sonra "tek başına olma" hissi yaşamakta. Kendisi ile ilerlemeyen, paylaşamadığı bir ortamda bir süre sonra daha az vakit geçirmek istemekte ve uzaklaşmaktadır.

Buradaki arayış sadece başka öğrencilerin varlığı değil, aynı zamanda kendisini izleyen, gelişmelerini takip eden birinin, bir öğretmenin olup olmadığıdır. Derse devam etmeyen bir öğrenciyi arada bir arayarak veya mail atarak hatırlatma yapılması veya atladığı bazı alıştırmaları yapmasının hatırlatılmasının çok büyük etkisi olacaktır.

Bu durum pazar araştırmalarında katılımcılar tarafından ilk söylenen olumsuz yandır.
  • Ölçme ve değerlendirme yapılmaması 
Öğrencinin sizin programınızda ne kadar ilerlediğini ölçmeniz ve ölçtüğünüz bu sonucu onunla paylaşmanız gerekmekte. Aksi halde öğrenci bir de yalnızlık duygusu ile birleştiğinde programınızın işe yaramadığını düşünecek ve bunu yayacaktır.

Bu sorunu aşmak çok kolaydır, ara ara yapılacak testler ile bir rapor hazırlayarak öğrenciye sunulabilir. Eksik bıraktığı, tekrar etmesi gereken bölümler bu raporda verilebilir. Program buna uygun olarak tasarlanmalıdır.

Yabancı dil programına katılan bir bireye zaman zaman konuşma, yazma ve okuma yapması ile değerlendirmeniz gerekir. Bunu çok kısa süreli canlı derslerle yapıp ona bir mail atarak sonuçlarını iletebilirsiniz. Böylece ilerlemek için bir motivasyon sağlayabilir, bir sonraki sonucu ile kıyaslayabilirsiniz. 
  • Uygulama eksikliği
Bakın şimdi size apandisit ameliyatının nasıl yapıldığını anlatacağım yarın siz de bunu hastalarınıza uygulayın deselerdi ne hissederdiniz? Çoğu öğrenim programlarında sadece teorik bilgi yer alıyor ama uygulama alanları çok az ya da yok. Örneğin sunum teknikleri eğitimine gidip, diyaframın adını duyup uygulama yapılmadığı için nasıl çalıştığını anlayamayan, ya da tam olarak ne olduğunu bile anlayamayan pek çok insan var.

Tüm yaşlar için geçerli ama sadece teorikte kalmış bilgi özellikle yetişkinlerde sıkılmaya ve programı bırakmaya itiyor.
  • Çalışmayan veya yavaş çalışan sistem
Tam motivasyonla oturmuş bir kişinin önüne çalışmaya bir sistem getirin. İkinci defa karşılaştıktan sonra bir daha girmek bile istemeyecektir.

Yavaş çalışan sistemler de aynı şekilde, bıkmaya yol açacak ve platformdan uzaklaşacaktır.
  • Destek olmaması, sorunların çözülmemesi
Yeni karşılaşılan bir platformda elbetteki bir anda neyin nerede olduğunu anlamak zor olabilir. Bu aşamada bir destek bulunamadığında bu fonksiyonlar yok veya çalışmıyor olarak kabul edilir kullanıcı tarafından. En sonunda da sorunlar birikir ve sonunda çalışmayan bir platform haline gelir.

Online platformda mesaj atıp hemen cevap alabilecekleri bir yönetici bulunması iyidir ve aynı zamanda ekran görüntüleri ile neyi nasıl yapabileceklerini de anlatan yönlendirmeler de bulunması gerekir.  Eğer uluslararası bir dil programınız varsa bu yönlendirmelerin herkesin kendi dilinde olmasını sağlamak ise muhteşem olur!

8.8.14

Yaşam Döngüsü Üzerine

Buradan paylaştıklarımı okuyan bir dostum güzel bir yorum iletti. Bende onun üzerine insanın yaşam döngüsü üzerine bir kaç söz daha söylemek istedim.

Samih Beyin (www.samihyedievli.com) ilettiği yorumu sizinle buradan paylaşmak istiyorum. İnsanın kendi çalışması sonucu olan gelirleri var. Bir de başkalarının çalışmalarından elde ettiği gelirler var. Başkalarının çalışmalarından kastettiğimiz, kişi bir işe yatırım yapmış olabilir ve onun için çalışan bir ekip üzerinden gelir elde etmeye devam ediyor olabilir. Bu durumda emeklilik yaşlarına geldiğinde gelirleri azalmayacak belki katlanacak olabilir.   

Herkesin yaşam döngüsü aynı mı? Kesinlikle değil. Evlenmeyebilir, evlenseniz de çocuğunuz olmayabilir. Milli Piyangonun büyük ikramiyesi çıkar ve tamamen farklı bir hayat yaşayabilirsiniz. Çok başarılı işiniz beklenmeyen olaylar sonrası iflasa gidebilir ve sizin geliriniz bir anda azalabilir. Bunların hepsi yaşadığımız ya da yaşarken gördüğümüz şeyler. 

Peki o zaman yaşam döngüsü gerçek değil mi? Bunun en güzel cevabını, kendi müşteri kayıtlarınızın tutulduğu veritabanında bulabilirsiniz. Müşterinizin kimler olduğunu, nasıl bir hayat yaşadığını elinizdeki verilerden az çok çıkarabilmeniz gerekir. Müşteriniz kim, ne düşünüyor, neye ihtiyacı var, neye ihtiyaç hissedecek... Bunu yapamayacak bir veritabanınız varsa, onlara sadece fatura gönderecek bilgiyi tutsanız da yeterli olacaktır. Ya da ciddi bir proje başlatmanızın zamanı gelmiştir.

Eğer yeni bir iş alanına giriyor ve elinizde hiç bir veri henüz yoksa, o zaman güzel hazırlanmış bir pazar araştırması yaparak başlayabilirsiniz. Böylece hitap etmek istediğiniz müşterinizin gerçekten sunduğunuz hizmete ya da ürüne ihtiyacı olup olmadığını anlayabilirsiniz. Ya da sunum şeklinizi buna göre düzenleyebilirsiniz...