29.7.15

RACI - Kim Bu İşin Sorumlusu?

"Bu benim işim değil" cümlesini sık duyuyorsanız, belki çözümünüz RACI'de olabilir.

Büyük organizasyonların en büyük derdi, bir işin ortada kalmasıdır. Devasa bir yapı içinde kimin, neden, ne kadarından sorumlu olduğunu bilmeden iş yapmaya çalışıyorsanız sonuçta tam anlamıyla bitirilememiş bir işiniz; etrafınızda da "ben söylemiştim, hem de ne güzel söylemiştim" diye gezen bol miktarda şuursuzlarınız olur.  Özellikle proje yöneticileri için bu konu ciddi bir iş kalitesi sorunudur.

Aslında bunu aşmanın en kolay yolu, tabi yanınızda sağlam bir analiz kaynağı ile, tüm yapılacak aksiyonları birer birer çıkarmak ve bu aksiyonların her birini kimin yaptığını adreslemek, kimin kontrol edeceğini seçmek ve kimlerin danışılıp, kimlere sadece bilgi verileceğini belirlemektir. Benim nacizane önerim, bunu iletişim planınızla eşleştirin.

RACI, tam olarak da bu demek. İngilizce bu kelimelerin baş harflerinin kısaltılmasıdır ve bu matrixin tam açılımı şu şekilde:


Roller organizasyona göre değişebilir. Örneğin bir rol "ürün yöneticisi" olabilir. Diğer bir rol "iş analistidir" bir diğeri "Marcom" olabilir veya doğrudan ilgili ekiplerin yöneticileri bile seçilebilir. Buradaki detay kırılımını arttırırsanız elinizde daha kesin bir rol matrixiniz olur ama gereksiz yere de detaylandırmış olabilirsiniz. Buradaki denge sizin işinizle alakalıdır.


Neden Kullanalım ki?

  • Eğer işin yöneticisiyseniz (proje olabilir, ekip olabilir) kimin ne yapacağına hakim olursunuz. Bu tabloyu da yayınlarsanız günün sonunda tek tek takip edebilirsiniz. 
  • Çalışma hakkında herkes bilmesi gereken bilgiye erişir, fazlasına değil.
  • Verilmesi gereken kararlar doğru kişiler veya rollerce verilir.


Alternatifleri de var, yok değil:

Her metodolojide olduğu gibi burada da birden fazla var. Wiki'ye bir göz atın derim.

https://en.wikipedia.org/wiki/Responsibility_assignment_matrix

5.3.15

Teknolojinin Muhteşem Hafifliği

Son bir iki aydır hayatıma giren yeni bir çalışma deneyimim var. Video Konferanslar!

Daha önce de video konferanslar yapmış, hatta satışı için emek bile sarf etmiştim ama ilk defa bu derece iş üzerinde deneyimleme fırsatım oluyor. Şunu söyleyebilirim ki "BAYILDIM!"

Gerçi benim gibi teknoloji düşkünü bir insanın buna bu hızda adapte olması şaşırtıcı değil ama çok avantajları var:

İşletme açısından:
- Mekan bağımsız çalışma fırsatları. (Nitelikli insanları illaki tek şehirden bulmak zorunda değilsiniz.)
- Düşük maliyetler (çalışan maliyetleri, yol giderleri, yollarda kaybedilen zamanlar)
- Çalışan motivasyonu (havasız bir toplantı odasında mahsur kalmayan çalışanların motivasyonu)
- Verimli zaman kullanımı (Yarım saatlik bir görüşme için 2 saat kaybedilmemesi)

Çalışan açısından:
- Çalışabileceğiniz tek iş İstanbul'da olmak zorunda değil
- Zaman kazancı
- Hızlı iş bitirme fırsatları

Dezavantajları:
Kullanılan uygulamaya göre değişiyor tabi ama bir kaç tane temel şey var.
- İnternet bant genişliği ve kota kullanımı
- Cihazların maliyetleri veya yazılımların lisans bedelleri
- Birbirlerine dokunmayınca içi ısınmayan çalışanlar

Bu anlamda pek çok firma, pek çok farklı ürün sunuyor. Bunların içinde Cisco, Microsoft gibi büyük firmaların farklı tipteki kullanıcılar (büyük firmalar, Kobiler, şahıslar...) için çok farklı uygulamaları var. Bunların içinde en iyi bilinenler Skype, Lync, Webex, Telepresence gibi ürünler.

Eğer yeni bir iş deneyimi düşlüyorsanız neden denemiyorsunuz?